ÖZET
Sonuç:
Çalışmamız sonunda elde edilen verilerle rutin aşılama programının uygulanmasını takiben HBsAg seropozitivitesinde ve doğuştan gelen bağışıklık sayılarında anlamlı azalma olduğu belirlendi. Bu, aşılama programının önemini ve aşılamanın HBV enfeksiyonlarını önlemedeki yararlılığını vurgulamaktadır.
Bulgular:
Çalışmaya alınan hastaların %49,4’ü kadın, %50,6’sı erkekti ve yaş ortalaması 29,7±15,6 idi. Hastalarda anti-HBs, hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) ve anti-hepatit B çekirdek antijeni (anti-HBc) toplam pozitifliği sırasıyla; %41,4, %3,2 ve %12,2 idi. Hastaların %53’ü aşılanmamış, %36,5’i aşılanmış, %4,4’ü doğal bağışık, %3,2’si kronik hepatit B ve %3’ü izole anti-HBc total pozitifti. Rutin hepatit B aşılama programı öncesi ve sonrası doğan bireylerde HBsAg seropozitivitesi, anti-HBs seropozitivitesi ve doğal bağışıklığı açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0,05).
Gereç ve Yöntemler:
Hepatit B rutin aşılama programından sonra doğan 302 hasta ve aşılama programından önce doğan 172 kişiden alınan veriler değerlendirildi. Hepatit B yüzey antikoru (anti-HBs) <10 mIU/mL olanlar non-immün, anti-HBs ≥10 mIU/mL olanlar immün ve izole anti-HBs pozitifliği olanlar ise aşılanan grup olarak tanımlandı.
Amaç:
Hepatit B aşısı, hepatit B virüsü (HBV) ile mücadele kapsamında ülkemizde 1998 yılından itibaren rutin aşılama programına alınmıştır. Bu çalışmada hepatit B aşılama programına başladıktan sonra doğan bireylerde HBV serolojisinin belirlenmesi ve hepatit B aşılama programının etkinliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.