ÖZ
Amaç
Bu çalışmada, geçirilmiş hepatit B virüsü (HBV) veya izole HB çekirdek antijenine karşı gelişmiş immünoglobulin G antikor pozitifliği olan ve sedef hastalığı nedeniyle sistemik immünosüpresif tedavi alan hastalarda HBV reaktivasyon riski değerlendirildi.
Gereç ve Yöntemler
Ocak 2018-Mart 2025 tarihleri arasında, 18 yaş ve üzerindeki psoriazis hastaları retrospektif olarak incelendi. En az üç aydır sistemik immünosüpresif tedavi metotreksat (MTX), apremilast, siklosporin veya biyolojik ajanlar [tümör nekroz faktörü (TNF)-alfa, interlökin (IL)-17, IL-23, IL-12/23 inhibitörü] alan hastalar dahil edildi. Başlangıçta HBV-DNA pozitif olanlar, insan bağışıklık yetmezlik virüsü/hepatit C virüsü ko-enfeksiyonu bulunanlar ve eksik kayıtlı hastalar çalışma dışı bırakıldı. HBV reaktivasyonu, hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) serokonversiyonu veya ölçülebilir düzeyde HBV-DNA tespiti olarak tanımlandı. Hastalar serolojik profilleri ve tedavi rejimlerine göre üç risk grubuna ayrıldı. Anti-HBs düzeyleri (<10 IU/L, 10-99 IU/L ve ≥100 IU/L), ayrı ayrı değerlendirildi. Risk faktörleri Fisher'ın kesin testi ve lojistik regresyon analizi ile incelendi.
Bulgular
Taramaya alınan 1200 hastadan 138’i çalışmaya dahil edildi (%63,0 erkek; ortalama yaş 56,9±11,8 yıl). Yedi hastada (%5,0) HBV reaktivasyonu saptandı; hiçbirinde aktif hepatit gelişmedi. Reaktivasyon, HBsAg pozitif ve anti-HBs negatif hastalarda anlamlı olarak daha yüksekti (p=0,008 ve p=0,018). Anti-HBs ≥10 IU/L olan hiçbir hastada reaktivasyon izlenmedi (p<0,001). Lojistik regresyonda HBsAg pozitifliği anlamlılığa yakın risk faktörü olarak izlendi (olasılık oranı: 8,60; p=0,062). Düşük riskli kabul edilen MTX, HBsAg pozitif bireylerde reaktivasyonla ilişkiliydi.
Sonuç
HBV reaktivasyonu, HBsAg pozitifliği ve düşük/negatif anti-HBs düzeyleriyle güçlü şekilde ilişkilidir. Tedavi öncesi serolojik tarama ve özellikle anti-HBs negatif hastalarda yakın izlem, psoriazis tedavisinde güvenli immünosüpresyon için gereklidir.


