ÖZET
Amaç:
Bu retrospektif çalışmada Ocak 2009 – Temmuz 2011 tarihleri arasında kan donörlerinde HBsAg, Anti-HCV, Anti-HIV ve VDRL prevalansının tespit edilmesi amaçlandı.
Gereç ve Yöntemler:
Yaşları 18-64 arasında değişen 10568 kan donöründe HBsAg, Anti-HCV, Anti-HIV 1-2 ve VDRL testleri ELISA yöntemi ile çalışıldı. Sonuçların yıllara, donörlerin cinsiyet ve yaşlarına göre dağılımları belirlendi.
Bulgular:
Çalışma süresince 144 (% 1,4) hastada HBsAg, 17 (%0,2) hastada Anti-HCV, 3 (%0,03) hastada Anti-HIV ve 71 (%0,7) hastada VDRLpozitifliği tespit edildi.
Sonuç:
Elde ettiğimiz verilerin Türkiye´de son yıllarda yapılmış çalışmalarla uyumlu olduğu görüldü.
Giriş
Kan ve kan ürünleri transfüzyonu ile yapılan tedavilerde bir takım komplikasyonlarla karşılaşılabilir. Bunlar immünolojik, immünolojik olmayan ve enfeksiyöz olmak üzere üç grupta incelenir. Enfeksiyonlar bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar ve prionlar ile bulaşabilir. Uygulamada en önemli olan viral enfeksiyonlardır. Transfüzyon yolu ile başta insan immünyetmezlik virüsü (HIV), hepatit B virüsü (HBV) ve hepatit C virüsü (HCV) olmak üzere bazı virüsler transfüzyon güvenliği açısından önem kazanmıştır. Transfüzyon için güvenli kan hazırlamak, başlıca donör sorgulaması ve tarama testleri ile yapılmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle ülkemizde kan ve kan ürünleri yasası ile ilgili yönetmelik gereği donörlere uygulanması zorunlu olan standart testler HBsAg, anti- HCV, anti- HIV 1/2 ve sifilize yönelik (RPR/VDRL) taramalarıdır. Ülkemizdeki kan donörlerinde HBV prevalansı %2,80-10,75, HCV prevalansı %0,0-1.5, HIV prevalansı %0-0,86, VDRL prevalansı ise %0,02-0,2 arasında değişmektedir (1,2). Bu retrospektif çalışmada hastanemizdeki kan donörlerinde HBsAg, anti- HCV, anti- HIV ve VDRL prevalansının ortaya konulması amaçlandı.
Gereç ve Yöntem
Hastanemiz kan merkezinde Ocak 2009-Temmuz 2011 tarihleri arasinda donör sorgu formu doldurulmus ve kan vericisi olarak uygun görülmüs donörlerde HBsAg, anti- HCV, anti- HIV 1-2 ve VDRL testleri ELISA (Abbott, kemiluminesans veya benzeri Architect) yöntemi ile çalisildi. Sonuçlarin yillara, donörlerin cinsiyet ve yaslarina göre dagilimlari belirlendi. Çalismada elde edilen bulgular degerlendirilirken, istatistiksel analizler için NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007&PASS 2008 Statistical Software (Utah, USA) programi kullanildi. Çalisma verileri degerlendirilirken tanimlayici istatistiksel metodlarin (ortalama, standart sapma) yani sira niceliksel verilerin karsilastirilmasinda normal dagilim gösteren parametrelerin iki grup arasi karsilastirmalarinda Student t test kullanildi. Niteliksel verilerin karsilastirilmasinda ise Ki-Kare testi kullanildi. Anlamlilik p<0,05 düzeyinde degerlendirildi.
Gereç ve Yöntem
Hastanemiz kan merkezinde Ocak 2009-Temmuz 2011 tarihleri arasında donör sorgu formu doldurulmuş ve kan vericisi olarak uygun görülmüş donörlerde HBsAg, anti- HCV, anti- HIV 1-2 ve VDRL testleri ELISA (Abbott, kemiluminesans veya benzeri Architect) yöntemi ile çalışıldı. Sonuçların yıllara, donörlerin cinsiyet ve yaşlarına göre dağılımları belirlendi. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007&PASS 2008 Statistical Software (Utah, USA) programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (ortalama, standart sapma) yanı sıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım gösteren parametrelerin iki grup arası karşılaştırmalarında Student t test kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirildi.
Bulgular
Çalismada, 2,5 yillik süreç içerisinde yaslari 18 – 64 (34,35,36,37,38,39,40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52) arasinda degisen 10568 (10151 erkek, 417 bayan) kan donörüne ait serum örnegi incelendi. HbsAg Sonuçlari Çalisma süresince 144 (4) hastada HBsAg pozitifligi tespit edildi. HBsAg sonuçlarinin yasa ve cinsiyete göre dagilimi Tablo 1’de gösterilmistir. HBsAg sonuçlari ile donör yasi ve cinsiyeti arasindaki iliski incelendiginde, aralarinda istatistiksel olarak anlamli fark saptanmamistir (5) (Tablo 1). Her iki cinste de HBsAg pozitiflik orani en fazla 2009 yilinda görülmekle beraber, yillara göre sonuç dagilimlari arasinda istatistiksel olarak anlamli fark saptanmamistir (5) (Tablo 2). HCV Sonuçlari Çalisma süresince 17 (2) hastada anti- HCV pozitifligi tespit edildi. Pozitif anti- HCV sonuçlari yas ve cinsiyete göre (Tablo 1), yillara göre (Tablo 2) degerledirildiginde sonuç dagilimlari aralarinda istatistiksel olarak anlamli farklik saptanmamistir (5). HIV Sonuçlari Çalisma süresince 3 (3) hastada anti-HIV pozitifligi tespit edildi. Anti-HIV sonuçlarinin yillara göre dagilimi Tablo 2’de gösterilmistir. Yillara göre sonuç dagilimlari arasinda istatistiksel olarak anlamli farklilik saptanmamistir (5). VDRL Sonuçlari Çalisma süresince 71 (7) hastada VDRL pozitifligi tespit edildi. VDRL sonuçlarinin yasa ve cinsiyete göre dagilimi Tablo 1’de gösterilmistir. Her iki cinste de VDRL pozitiflik orani en fazla 2010 yilinda görülmektedir (Tablo 2). Bununla birlikte kadin olgularda, yillara göre sonuç dagilimlari arasinda istatistiksel olarak anlamli farklilik bulunmamakla beraber (5), erkek olgularda yillara göre sonuç dagilimlari arasinda istatistiksel olarak anlamli farklilik saptanmistir (1) (Tablo 2) . VDRL sonuçlari ile donör yasi ve cinsiyeti arasindaki iliski incelendiginde, VDRL pozitif olan donörlerin yas ortalamasinin VDRL negatif olan donörlerden anlamli sekilde yüksek oldugu saptanmistir (1) (Tablo 1). VDRL pozitif olan donörlerin cinsiyetleri arasinda istatistiksel olarak anlamli farklilik saptanmamistir (5) (Tablo 1).
Bulgular
Çalışmada, 2,5 yıllık süreç içerisinde yaşları 18 – 64 (34,26±9,52) arasında değişen 10568 (10151 erkek, 417 bayan) kan donörüne ait serum örneği incelendi. HbsAg Sonuçları Çalışma süresince 144 (%1,4) hastada HBsAg pozitifliği tespit edildi. HBsAg sonuçlarının yaşa ve cinsiyete göre dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir. HBsAg sonuçları ile donör yaşı ve cinsiyeti arasındaki ilişki incelendiğinde, aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p>0,05) (Tablo 1). Her iki cinste de HBsAg pozitiflik oranı en fazla 2009 yılında görülmekle beraber, yıllara göre sonuç dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır (p>0,05) (Tablo 2). HCV Sonuçları Çalışma süresince 17 (%0,2) hastada anti- HCV pozitifliği tespit edildi. Pozitif anti- HCV sonuçları yaş ve cinsiyete göre (Tablo 1), yıllara göre (Tablo 2) değerledirildiğinde sonuç dağılımları aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklık saptanmamıştır (p>0,05). HIV Sonuçları Çalışma süresince 3 (%0,03) hastada anti-HIV pozitifliği tespit edildi. Anti-HIV sonuçlarının yıllara göre dağılımı Tablo 2’de gösterilmiştir. Yıllara göre sonuç dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05). VDRL Sonuçları Çalışma süresince 71 (%0,7) hastada VDRL pozitifliği tespit edildi. VDRL sonuçlarının yaşa ve cinsiyete göre dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir. Her iki cinste de VDRL pozitiflik oranı en fazla 2010 yılında görülmektedir (Tablo 2). Bununla birlikte kadın olgularda, yıllara göre sonuç dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamakla beraber (p>0,05), erkek olgularda yıllara göre sonuç dağılımları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0,01) (Tablo 2) . VDRL sonuçları ile donör yaşı ve cinsiyeti arasındaki ilişki incelendiğinde, VDRL pozitif olan donörlerin yaş ortalamasının VDRL negatif olan donörlerden anlamlı şekilde yüksek olduğu saptanmıştır (p<0,01) (Tablo 1). VDRL pozitif olan donörlerin cinsiyetleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05) (Tablo 1).
Tartisma
HBV, HCV ve HIV gibi enfeksiyonlarin temel geçis yolu kan ve kan ürünleri transfüzyonudur. Dünyada 450 milyon ülkemizde ise yaklasik 3 milyon HBV tasiyicisi oldugu tahmin edilmektedir (3). Kan donörlerinde HBsAg taranmasina ragmen transfüzyona bagli HBV enfeksiyonu gelisebilmektedir. Bunun sebepleri teknik yanlisliklar, donörün kuluçka döneminde olmasi, enfeksiyonun pencere dönemi, çok düsük miktarda virüs tasiyan kronik tasiyici olmasi, yüzey antijeni mutasyona ugramis bir HBV olmasi, hepatitin transfüzyon disi bir kaynaktan alinmis olmasi seklinde siralanabilir (4). Kizilay basta olmak üzere Türkiye’ deki kan merkezlerinde yapilan arastirmalar sonucunda 1985 – 1999 yillari arasinda HBsAg pozitifligi %5,2 iken, 2000 – 2005 yillari arasinda % 2,97 olarak saptanmis, günümüze geldikçe HBsAg pozitiflik oraninda azalma oldugu ve bu azalmanin istatistiksel olarak anlamli oldugu bildirilmistir(5). Son yillarda yapilan çalismalarla da HBsAg pozitiflik oraninda azalma oldugu ortaya konmustur (6,7). Çalismamizda HBsAg pozitifligi %1,4 olarak bulunmus olup bu oran son yillarda yapilan çalismalarda rapor edilen oranlarla uyumludur (8-11). Transfüzyonla bulasan hepatitlerin baslica etkeni HCV’ dir (3). HCV prevalansi çalisilan risk gruplarina göre farkliliklar göstermekle birlikte ülkemizdeki kan donörlerinde saptanan anti-HCV sikliginin % 1 i geçmedigi belirtilmektedir (4). Yapilan degisik çalismalarda bu oran % 0,05 ile %0,8 arasinda rapor edilmistir (6,7,8,9,7,8,9,10). Bizim çalismamizda bu oran %0,2 olarak bulunmustur ve ülkemizden bildirilen diger çalismalarla uyumludur. Avrupa, Kuzey Amerika, Dogu Asya ve Afrika ülkeleri ile karsilastirildiginda, ülkemizde görülen HIV oranlari daha düsüktür. Ülkemizde 1985 yilindan bu yana Anti-HIV testleri zorunlu olarak çalisilmaktadir (3). Türkiye’ nin degisik bölgelerinden rapor edilmis çalismalara göre kan donörlerinde anti-HIV pozitifligi %0-0,2 arasinda degismektedir (6). Bizim %0,03 olan anti-HIV pozitiflik oranimiz da diger çalismalarla uyumludur. Ayrica çalismamizda elde ettigimiz VDRL pozitiflik orani da (7) ülkemizde kan domörlerinde rapor edilenlerle uyumludur (6) (18,19). Sonuç olarak, son yillarda tespit edilen HBsAg pozitiflik oranlarinin ülke genelindeki daha önceki yillara göre düsük olmasi, halkin bilgilendirilmesi ve asi uygulamasinin yayginlasmasinin etkili oldugunu düsündürmektedir (5). 2000 yilindan bu yana Hepatit B asisinin rutin asi programinda olmasi ve ilk ögretimde yapilan asi kampanyalari nedeniyle toplumda asisiz kisi sayisi giderek daha da azalmaktadir. HBV, HCV ve HIV gibi infeksiyonlarin temel geçis yolu kan ve kan ürünleri transfüzyonudur. Rutin olarak transfüzyon öncesi bu testlerin uygulanmasi güvenli transfüzyonu saglamasi nedeniyle çok önemli olmakla birlikte, pozitif vakalarin saptanmasi bu kisiler ile ilgili tedavi olanaklarinin degerlendirilmesi halk sagligi açisindan da büyük önem arzetmektedir.
Tartışma
HBV, HCV ve HIV gibi enfeksiyonların temel geçiş yolu kan ve kan ürünleri transfüzyonudur. Dünyada 450 milyon ülkemizde ise yaklaşık 3 milyon HBV taşıyıcısı olduğu tahmin edilmektedir (3). Kan donörlerinde HBsAg taranmasına rağmen transfüzyona bağlı HBV enfeksiyonu gelişebilmektedir. Bunun sebepleri teknik yanlışlıklar, donörün kuluçka döneminde olması, enfeksiyonun pencere dönemi, çok düşük miktarda virüs taşıyan kronik taşıyıcı olması, yüzey antijeni mutasyona uğramış bir HBV olması, hepatitin transfüzyon dışı bir kaynaktan alınmış olması şeklinde sıralanabilir (4). Kızılay başta olmak üzere Türkiye’ deki kan merkezlerinde yapılan araştırmalar sonucunda 1985 – 1999 yılları arasında HBsAg pozitifliği %5,2 iken, 2000 – 2005 yılları arasında % 2,97 olarak saptanmış, günümüze geldikçe HBsAg pozitiflik oranında azalma olduğu ve bu azalmanın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bildirilmiştir(5). Son yıllarda yapılan çalışmalarla da HBsAg pozitiflik oranında azalma olduğu ortaya konmuştur (6,7). Çalışmamızda HBsAg pozitifliği %1,4 olarak bulunmuş olup bu oran son yıllarda yapılan çalışmalarda rapor edilen oranlarla uyumludur (8-11). Transfüzyonla bulaşan hepatitlerin başlıca etkeni HCV’ dir (3). HCV prevalansı çalışılan risk gruplarına göre farklılıklar göstermekle birlikte ülkemizdeki kan donörlerinde saptanan anti-HCV sıklığının % 1 i geçmediği belirtilmektedir (4). Yapılan değişik çalışmalarda bu oran % 0,05 ile %0,8 arasında rapor edilmiştir (6,9,10,12-17). Bizim çalışmamızda bu oran %0,2 olarak bulunmuştur ve ülkemizden bildirilen diğer çalışmalarla uyumludur. Avrupa, Kuzey Amerika, Doğu Asya ve Afrika ülkeleri ile karşılaştırıldığında, ülkemizde görülen HIV oranları daha düşüktür. Ülkemizde 1985 yılından bu yana Anti-HIV testleri zorunlu olarak çalışılmaktadır (3). Türkiye’ nin değişik bölgelerinden rapor edilmiş çalışmalara göre kan donörlerinde anti-HIV pozitifliği %0-0,2 arasında değişmektedir (6). Bizim %0,03 olan anti-HIV pozitiflik oranımız da diğer çalışmalarla uyumludur. Ayrıca çalışmamızda elde ettiğimiz VDRL pozitiflik oranı da (%0,7) ülkemizde kan domörlerinde rapor edilenlerle uyumludur (%0,002-0,6) (18,19). Sonuç olarak, son yıllarda tespit edilen HBsAg pozitiflik oranlarının ülke genelindeki daha önceki yıllara göre düşük olması, halkın bilgilendirilmesi ve aşı uygulamasının yaygınlaşmasının etkili olduğunu düşündürmektedir (5). 2000 yılından bu yana Hepatit B aşısının rutin aşı programında olması ve ilk öğretimde yapılan aşı kampanyaları nedeniyle toplumda aşısız kişi sayısı giderek daha da azalmaktadır. HBV, HCV ve HIV gibi infeksiyonların temel geçiş yolu kan ve kan ürünleri transfüzyonudur. Rutin olarak transfüzyon öncesi bu testlerin uygulanması güvenli transfüzyonu sağlaması nedeniyle çok önemli olmakla birlikte, pozitif vakaların saptanması bu kişiler ile ilgili tedavi olanaklarının değerlendirilmesi halk sağlığı açısından da büyük önem arzetmektedir. Yazışma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Gül Karagöz, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları Servisi, İstanbul, Türkiye Tel.:+90 505 751 26 88 E-mail: [email protected] Received/Geliş tarihi: 24.11.2011 Accepted/Kabul tarihi: 14.03.2012 © Viral Hepatit Dergisi, Galenos Yayınevi tarafından basılmıştır. / Viral Hepatitis Journal, published by Galenos Publishing.
Yazisma Adresi/Address for Correspondence:
Dr. Gül Karagöz, Ümraniye Egitim ve Arastirma Hastanesi, Enfeksiyon Hastaliklari Servisi, Istanbul, Türkiye
Tel.:
+90 505 751 26 88
E-mail:
Received/Gelis tarihi:
24.11.2011
Accepted/Kabul tarihi:
14.03.2012