ÖZET
Amaç:
Çalışmamızda, ülkemizde en çok HIV enfekte hasta takibi yapılan merkezlerden biri olan İstanbul’daki hastanemizde, insan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV) enfekte bireylerde hepatit B yüzey antijen (HBsAg) ve anti-HCV seroprevalansının araştırılması ve risk faktörlerine göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler:
Mart 1999-Mart 2016 yılları arasında enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji polikliniğimizde takip edilen HIV/AIDS hastalarının dosyalarında kayıtlı olan veriler retrospektif olarak incelenerek HBsAg ve anti-HCV seroprevalansı araştırılmıştır. HIV ile monoenfekte, HIV/HBV koenfekte ve HIV/HCV koenfekte hastalar; demografik özellikleri ve risk faktörleri açısından ayrı ayrı incelenmiş ve birbiri ile kıyaslanmıştır.
Bulgular:
Çalışmaya alınan 611 hastanın 529’u (%86,6) erkek idi. Hastaların yaş ortalaması 37,0±11,2 (16-83) olup 1/3’ünden fazlası 30-39 yaş arasında saptanmıştır. Hastaların 236’sında (%43,7) erkek homoseksüel temas öyküsü vardır. Hastaların %5,8’inde HBsAg pozitifliği, %14,7’sinde izole anti-hepatit B çekirdek antijen immünoglobulin (anti-HBc IgG) pozitifliği tespit edilmiştir. İzole anti-HBc IgG pozitif bulunanlarda HBV-DNA pozitifliği %8,7 olarak saptanmıştır. Hastaların 11’inde (%2) anti-HCV pozitif iken 5’inde (%0,9) HCV-RNA pozitif bulunmuştur. Damar içi uyuşturucu madde kullananlarda HIV/HCV koenfeksiyonu, HIV monoenfekte hastalara kıyasla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptanmıştır (p<0,001).
Sonuç:
HIV ile enfekte bireyleri sadece HBsAg açısından taramak yeterli değildir, anti-HBc IgG ve HBV-DNA açısından da taramak gerekir. Özellikle damar içi uyuşturucu madde kullanıcıları anti-HCV antikoru açısından test edilmelidirler.