ÖZET
Amaç:
Hepatit B virüsü, hepatitis C virüsü (HBV, HCV) ve insan immün yetmezlik virüsleri (HIV) enfeksiyonlarının dikey bulaşması önemli bir halk sağlığı problemidir. Bu çalışmadaki amaç bir ildeki gebelerde hepatit B, anti-HCV ve anti-HIV seropozitiflik oranlarını belirlemek ve enfeksiyonları perinatal sonuçlar açısından değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntemler:
Bu retrospektif çalışmada kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde doğumu gerçekleştirilmiş 8,464 hasta kayıt altına alınmıştır. Gebelerde seropozitiflik oranları, hepatit B yüzey antijeni (HBsAg), HCV antikoru ve tespit edilen anti-HIV antikoru sonuçlarına göre araştırıldı. Yıllara göre ve perinatal sonuçlara göre oranlar belirlenip istatistiki karşılaştırma yapıldı.
Bulgular:
Çalışmaya alınan gebelerde HBsAg seropozitifliği 2015 yılında %2,8 (n=55), 2016 yılında %2,2 (n=52), 2017 yılında %2,3 (n=47) ve 2018 yılında ise %2,2 (n=49) bulunmuş olup 4 yıllık ortalaması %2,3 (n=203) olarak hesaplanmıştır. Yıllar arasında anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir (p>0,05). Tüm hastalarımız içinde dört yıllık ortalama anti-HCV seropozitifliği %0,57 (n=49) olup yıllar arasında fark bulunmadı (p>0,05). Anti-HIV seropozitifliği ortalama olarak %0,09 olarak saptanmış olup yıllara göre istatistiki anlamda bir farklılık izlenmemiştir (p>0,05).
Sonuç:
Önlenebilir bir viral hastalık olan hepatit B’nin doğum esnasında bulaş riski olduğundan ve fetusta bulaş olursa ilerleyen yaşlarda ölümcül komplikasyonlara yol açabileceğinden tüm gebelerin HBsAg seropozitifliği açısından taranması ve bunun bir antepartum planlama programına dahil edilmesi yenidoğanların enfeksiyondan korunması ve tedavi edilmesi için gereklidir. HCV’nin toplumda bulaş oranı düşük bir düzeyde olmasına karşın klinik seyri dikkate alındığında riskli gruplarda ve gebelerde HIV ile birlikte taranması toplum ve yenidoğan bebeklerin sağlığı için önemli görülmektedir.