ÖZET
Sonuç:
Risk gruplarında özellikle de bilişsel olarak farkındalığı daha düşük bireylerde enfeksiyon kontrol önlemlerinin daha etkin uygulanması ve aşılama oranlarının artırılması, hepatit enfeksiyon oranlarını azaltılabilir.
Bulgular:
Çalışmaya 102 sağlık çalışanı ve REBRM’de takip edilen 110 birey dahil edildi. Sağlık çalışanlarının ikisinde (%2) HBsAg pozitif, 93’ünde (%91,2) anti-HBs pozitif ve 85’inde (%83,3) anti-HAV IgG pozitifliği saptanırken, hiçbir sağlık çalışanında anti-HCV ve HIV pozitifliği saptanmadı. REBRM’de takip edilen bireylerin 8’inde (%7,3) HBsAg pozitif, 61’inde (%55,5) anti-HBs pozitif, 95’inde (%86,4) anti-HAV IgG pozitif ve birinde (%0,9) ise anti-HCV pozitifliği saptandı. REBRM bireylerin hiçbirinde HIV pozitifliği saptanmadı. Sağlık çalışanlarına göre REBRM’deki bireylerde anti-HBs pozitifliği anlamlı olarak düşük saptandı (p<0,001).
Gereç ve Yöntemler:
Kamuya bağlı devlet hastanesi sağlık çalışanları ile yine kamuya bağlı Ruhsal Engelli Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde (REBRM) yaşayan bireylerin 1 Ocak 2016 - 31 Aralık 2018 tarihleri arasındaki hepatit B yüzey antijeni (HBsAg), anti-HBs, anti-HAV immünoglobulin G (IgG), anti-HCV, HIV seropozitiflik durumları retrospektif olarak incelendi.
Amaç:
Bu çalışma ile viral hepatitler için yüksek risk grubunda olan fakat bilişsel olarak farklı iki grup arasındaki hastalık farkındalığının hastalık sıklığını etkileyip etkilemediğinin araştırılması amaçlandı.